19 Ağustos
Sabah anlamsız kelimeler sayıklarken uyandığımda dilimde bir uyuşukluk ve gözlerimde anlamsız kırmızılıklar vardı.Yapış yapış sıcak bir İzmir sabahında duygularım yüreğimde kardan şeytanlar yapıyordu.Kahvaltısız sabahta balkonda kahvemle birlikteyken anlamsız kelimelerimi birleştirip N’ye bir mektup yazmaya karar verdim,ona ulaşmayacağını,ona ulaştırmayacağımı bildiğim halde.
N.'ye;
Her şeyin bir mektupla başladığı bu ilişkide her zaman en güzel yeri hep mektuplar aldı.Hep kıskanılası özellikleri oldu.O zaman(ikiekimikibinyedi)bir mektubu sakınmasız,sakıncasızca bütün sınıfın önünde okumuştum.Oysa şimdi kendime bile okuyamayacağım bir mektup seslenmek istiyorum sana.Şimdi neredesin?Ne yapıyorsun?Haberim yok.Bundan haber almak istemiyorum.Artık yalnızım ve böyle kalmak isyiyorum!İçimdeki sevgi zamanla değişsin ve evrimle başka nesnelere,başka duygulara ve diğerlerine dönüşsün.Yani hiçbir şeyin yok olmadığı bu çöplükte sevgim şimdikine benzemeyen bir şey olsun.Bana yıllarca mutluluk veren bu sevgi artık acı veriyorsa,sen benim sana en çok ihtiyacım olduğu şu zamanda yanımda yoksan ve duygularımı,aşkımı ve içimdeki yansımanı yüzüstü bıraktıysan ben sana ne diyebilirim ki!Bana neden bunu yaptın?Neden düşmüşken,kalmışken ve bunları sadece senin aşkınla atlatabilecekken bana bunları yaptın?Düşün ve acı kendine.Acı kişiliğine,acı…
Ben üzülmüyorum düşkünlüğüme,yalnızlığıma.Bırakıyorum kendimi ve düşüncelerimi öldürüp hayata teslim ediyorum vücudumu.Hayat yaşat vücudumu ve karşı koy ölüme.Ölmek ki intihar değil.Zihnimi öldürmeliyim ki artık acı çekmeyeyim.Acı çekecek yerlerimi ihanetinin harlandırdığı o kor yutmalı.
İZMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder